Türkiye’de İNGİLİZCE Neden Bu Kadar Az Konuşuluyor?

Türkiye’de ilkokuldan üniversiteye kadar milyonlarca öğrenci İngilizce dersi alıyor. Hatta çoğu kişi İngilizceyi 10 yılı aşkın bir süre boyunca öğrenmeye çalışıyor.

Peki neden bu kadar uzun süredir İngilizce eğitimi almış insanlar hâlâ “I can understand but I can’t speak” diyor?

Bu yazıda Türkiye’de İngilizce’nin neden yeterince konuşulamadığını, sorunun nereden kaynaklandığını ve nasıl çözülebileceğini anlatmak istiyorum. Yıllarca ders almış ve vermiş bir öğretmen olarak, aşağıdaki bilgilerin bir çoğunuza yardımcı olabileceğinden eminim.


1. Ezbere Dayalı Eğitim Sistemi

Gramer Var, Konuşma Yok

Bunu söylemek ne kadar üzücü de olsa, Türkiye’deki İngilizce eğitiminin en büyük problemi: “dili yaşamak yerine, sadece kural ezberletmek.”

Dil öğrenimi iletişim odaklı olması gerekirken, bizde:

  • Gramer kuralları testle öğretiliyor
  • Okuma ve yazma ön planda tutuluyor
  • Konuşma pratiğine yeterince yer verilmiyor

Birçok öğrenci, “Present Perfect Tense”’i tanımlayabiliyor ama “Kendini tanıt” dendiğinde zorlanıyor.

Her ne kadar yukarıdaki durumun ötesine geçmeye çalışan İngilizce öğretmenleri olsa da, genel kuralın ezbere dayalı olması malesef son derece üzücü.


2. Pratik Eksikliği: Öğrenilen Kullanılmıyor

Dil, Kullanılmadıkça Unutulur

Diyelim ki öğrenci okulda “How are you?” kalıbını öğrendi. Ama onu hayatında kullanabileceği bir ortam yoksa, o bilgi çok kısa sürede pasifleşir.

Türkiye’de İngilizce pratik yapabileceğimiz ortamlar oldukça sınırlı:

  • Sınıflarda konuşma süresi yetersiz
  • Anadili İngilizce olanlarla iletişim imkânı yok denecek kadar az
  • Dil kulüpleri, konuşma grupları çok yaygın değil

Sonuç: “Okuyabiliyorum ama konuşamıyorum.” sendromu.


3. Not Odaklı Eğitim ve Sınav Sistemi

Başarılı Olmak = Yüksek Not Almak

Birçok öğrenci için İngilizce öğrenmenin amacı, “sınavı geçmek” haline gelmiş durumda:

  • LGS, YKS, YDS gibi sınavlarda kelime bilgisi ve gramer test ediliyor
  • Konuşma, dinleme gibi gerçek iletişim becerileri ölçülmüyor

Bu da öğrencileri sadece sınava yönelik çalışmaya yönlendiriyor.

Oysa gerçek dünya, sadece doğru şıkkı işaretlemekten ibaret değil.


4. Öğretmen Eğitimi ve Yetersizlik Sorunu

Eğitimciler de Sistemin Kurbanı

Birçok İngilizce öğretmeni çok değerli, idealist ve başarılı. Ancak sistemsel sorunlar onların da etkili bir eğitim vermesini zorlaştırıyor:

  • Kalabalık sınıflar (30–40 kişilik sınıflarda birebir konuşma pratiği neredeyse imkânsız)
  • Haftalık ders süresinin azlığı
  • Öğretmenlerin güncel kaynak ve teknolojilere ulaşamaması
  • Kendisi de konuşma pratiği yapamamış öğretmenlerin sayısı az değil

Sonuç olarak: “Dil öğrenmeden dil öğreten” bir sistem oluşabiliyor.



5. Kültürel ve Psikolojik Engeller

Hata Yapmaktan Korkmak

Türkiye’de birçok insan İngilizce konuşmaktan çekiniyor. Neden mi?

  • “Herkes bana güler” korkusu
  • “Yanlış konuşursam rezil olurum” endişesi
  • Mükemmeliyetçilik: “Tam öğrenmeden konuşmayayım” düşüncesi

Oysa hata yapmadan öğrenmek mümkün değil. Özellikle dil öğreniminde yanlış yapmak, öğrenmenin doğal bir parçasıdır.


6. İngilizcenin Hayatla Bağlantısının Kurulamaması

“Ben bunu nerede kullanacağım?” Sorusu Cevapsız

Öğrenciye “Present Perfect Tense” öğretiliyor ama bu yapının gerçek hayatta nerede, nasıl kullanılacağı anlatılmıyor.

Bu da öğrencide şu algıyı yaratıyor:

“Bu bilgiler sadece sınav için. Günlük hayatta işime yaramaz.”

Dil, hayatın içinden örneklerle öğretildiğinde akılda kalır. Ama soyut, bağlantısız ve kuru bilgilerle eğitim verilirse unutulur.


7. Medya ve Popüler Kültürle Temas Az

İngilizce’yi Dizi ve Müzikle Yaşamak

Türkiye’de İngilizce öğrenen birçok kişi, dizileri hâlâ Türkçe dublajla izliyor.

İngilizce müzik dinlemek ya da orijinal kitap okumak hâlâ yaygın bir alışkanlık değil. Oysa:

  • İngilizce altyazılı dizi izlemek
  • Şarkı sözlerini takip etmek
  • Podcast dinlemek gibi alışkanlıklar, dili doğal yoldan öğrenmenin harika yöntemleridir.

Peki Çözüm Ne?

İngilizce konuşamama problemi karmaşık gibi görünse de, çözümsüz değil.

İşte birkaç somut çözüm önerisi:

✅ Konuşma odaklı ders sistemine geçilmeli

✅ İngilizce sadece ders değil, iletişim aracı olarak görülmeli

✅ Online uygulamalar, sohbet kulüpleri yaygınlaştırılmalı

✅ Öğretmenlere sürekli mesleki gelişim fırsatları sağlanmalı

✅ Hata yapma korkusuyla başa çıkma konusunda psikolojik destek verilmeli

✅ Öğrenme süreci günlük yaşama entegre edilmeli


İngilizce Özel Ders: Bu Sistemin Dışına Çıkmanın Yolu

Türkiye’de sistemsel sorunlar olabilir, ama bireysel olarak bu döngüyü kırmak sizin elinizde.

Birebir İngilizce özel ders ile:

  • Seviyenize uygun konuşma pratiği yapabilirsiniz
  • Sadece size özel hazırlanmış içeriklerle ilerleyebilirsiniz
  • Hedefinize göre öğrenme sürecinizi şekillendirebilirsiniz
  • Sıkıcı ve teorik dersler yerine canlı, gerçekçi ve motive edici bir deneyim yaşayabilirsiniz

Son Söz: Konuşmak İstiyorsak, Değişim Şart

Türkiye’de İngilizce’nin yeterince konuşulamamasının sebepleri belli:

Sınav odaklı sistem, pratik eksikliği, korku kültürü ve ezbere dayalı yöntemler.

Ama değişim mümkün.

Bireysel olarak yeni bir yöntem denemek, farklı kaynaklarla çalışmak ve dili yaşayarak öğrenmek bu süreci dönüştürebilir.

İngilizce öğrenmek değil, konuşmak istiyorsanız, siz de bu değişimin bir parçası olun!

İngilizce özel ders - yüz yüze veya online İngilizce özel dersleri - banner